Sunday, September 7, 2008

YOLCULUK VE KARPUZ

KARŞISINA CATRİNA KASIRGASINDA AYAKTA KALMAYA ÇALIŞAN NEW ORLEANSLI BİR KADIN GİBİ DİKİLDİĞİMDE ELİNDE V KAYIŞI VARDI.GÖZLERİNDEKİ SOĞUK IŞIĞA HÜCUM EDİYORDU TELAŞLI KELEBEKLERİM.HADİ YOK ET ÖLDÜR BENİ CAN DİYORDU TOZUM DUMANIM.YAZ ORTASINDA BATTANİYELERE SARINIP HASTALIĞIN SALTANATINI SÜREN ÇOCUKLAR KADAR NAZIM GEÇMİYORDU ONA.OYSA DOĞALGAZ AKIŞINI DURDURMASINDAN KORKULAN RUSYA KADAR GÜÇLÜYDÜM...BAŞIMDA KALPAK YOKTU KIŞ YOKTU.İLKBAHARI PARAYLA SATIN ALMIŞ BİR KALTAKTIM.YARALI OLDUĞU İÇİN VURULAN ATLAR MEZARLIĞIYDI GECE VAKTİ CANIN GÖZLERİ. ÇİFTE STANDART UYGULAYAN KORKAKLARIN POLİTİKASINA ÇİFTE ATAN SİYAH BİR KISRAK KADAR TEKTİM KARŞISINDA.....DÖRT NALA YALNIZDIM.KAŞMİR BİR SEMERDİ SEVMEK..KAŞAĞI DEĞİL,AŞKTI ACITAN TENİMİ..KAPİTALİZMİN BÜYÜMESİYLE İHTİYACA HİZMET AMACINDAN UZAKLAŞAN TEKNOLOJİ, ÇİFT SİM KARTLI CEP TELEFONLARINI, ÇİFT KİŞİLİKLİ BİR TOPLUMA DÖNÜŞTÜRDÜĞÜ KALABALIĞIN HİZMETİNE SUNARKEN,İNSAN YALNIZLAŞIYORDU.BENİM YALNIZLAŞMA NEDENİM BU DEĞİL,YOLCULUKTU.İÇSEL BİR YOLCULUK...OYSA SADECE HOLYWOODA GİDECEKTİM 2 SAAT SONRA ATATÜRK HAVALİMANINDAN KALKACAK OLAN UÇAKLA.DÜNYACA ÜNLÜ BİR FİLM YILDIZI OLMUŞTUM ÇÜNKÜ..BU KÖHNE ARABA TAMİRATHANESİNDE SONSUZA KADAR UNUTAMAYACAĞIM ADAM TİTANİĞİN, BUZDAĞININ ARDINDA SULARA GÖMÜLÜŞÜ GİBİ HIZLA KAYBOLUYORDU KAPORTALARIN ARKASINDA KARANLIKTA.VE ONSUZLUĞU KALDIRMA KUVVETİM İLK ÇAĞIN KAVİMLER GÖÇÜNE OLAN MUKAVEMETİNİ DAHİ KISKANACAK VAZİYETTEYDİ ..O BENİM İLK ZAAFIMDI...BENDEKİ DEĞİŞİMLERE ALDIRMAYAN GÖZLERLE BAKIP KONTROLSÜZ GÜÇ,GÜÇ DEĞİLDİR DEDİĞİNDE, BİR TAMİRCİDEN DAHA GÜZEL BİR SÖZ BEKLENEMEZDİ DİYE KARŞILIK VERİP EKLEDİM ALAYCI BİR GÜLÜŞLE:TEKERLEK FELSEFESİ ÖĞRETİLERİNİ HANGİ MİSYONERDEN EDİNİYORSUN BİLMİYORUM AMA BANA GÖRE, NASIL Kİ KONTROL KALEMİYLE ELEKTRİK SANTRALİ KURULAMAZSA AŞKTAN KORKAN DA GÜÇTEN SÖZ EDEMEZ.SAKIN BENİ O SARIŞIN DİLBERE AŞIK OLDUĞUNA İNANDIRMAYA ÇALIŞMA BU YÜZDEN…O BİR SÜS KÖPEĞİYSE BEN GÜÇLÜ BİR KURDUM.AMA SEN KENDİNE BİLE DÜRÜST OLAMAYAN BİR KORKAKSIN!!!GİDİYORUM VE ASLA DÖNMEYECEĞİM.OYSA İÇİMDEN ONA NE OLUR BANA KAL DE DİYORDUM...AZ ÖNCEKİ SAKİNLİĞİNİ,MATADORA ODAKLANMIŞ BİR BOĞAYA SATMIŞTI.TEZGAHTAN BİR TORNAVİDA KAPTI VE ÜSTÜME YÜRÜDÜ. TUTAN MI VAR DEFOL! TUTKAL GİBİ YAPIŞTIN…YÜZÜ AŞKTAN PARÇLANMIŞ ARABA KAPUTUNA DÖNMÜŞTÜ,PUT KIRAN BİR MÜSLÜMAN KADAR HİDDETLİYDİ.BAZI DURUMLARSA OLAYLARA SEBEP OLUYORDU.BAZEN DE MALZEME İYİYSE GÜZEL YEMEKLER YAPILABİLİYORDU.MALZEME BİR ÜLKENİN HAMMADDESİ OLABİLİRDİ.YA DA TARİH SAHNESİNDEKİ ROLÜNÜ BELİRLEYEN ELİNDEKİ KARTLARI OLABİLİRDİ MALZEME.İRANIN SİLAHI VE PARASI GİBİ.ANCAK SİLAH VE KİRLİ PARAYLA ÇİKOLATALI PANDİSPANYA YAPILAMIYORDU. DEVLET MALZEME OFİSİNİN "OFİS BOYU" KİMDİ ÇOK MERAK EDİYORDUM.AVRUPA YAKASININ TANRIVERDİSİ GİBİ ANADOLU ÇOCUĞU MUYDU YOKSA PARASI OLDUĞU İÇİN DEVLET İŞLERİNDE SÖZ SAHİBİ OLAN BOY REİSİ MİYDİ.OYSA BİZ KAYI BOYUNDAN GELMİŞTİK BACAĞIMIZI ALPLERDE KAYAK YAPARKEN DEĞİL ÇANAKKALEDE SAVAŞIRKEN YİTİRMİŞTİK....ŞİMDİYSE ÜLKE OLARAK DUBAİDEKİ 7 YILDIZLI BURJ EL ARAP OTELİNDEYDİK KISMEN.KISMEN EMİNÖNÜNDE İŞPORTACILARIN ARASINDA.KATMANLAR ARASINDA DOĞAL BİR GEÇİŞ YOKTU.SAHİ BİZ NERDEYDİK? İRANDA KENDİNE YER AÇMAYA ÇALIŞAN YAHUDİLER KADAR YERSİZDİK.İNGİLTEREDEKİ HOMLESSLAR KADAR YERDEYDİK.YERİN 400 METRE ALTINDA KÖMÜR ÇIKARAN ZONGULDAK KARAELMASLI İŞÇİLER,HAYATIMIZI KODLAYAN SİYASETÇİLERDEN KOD FARKI OLARAK DAHA YÜKSEKTEYDİ.ATALARIMIZ SEV SENİ SEVENİ YERLERE YEKSAN İSE,SEVME SENİ SEVMEYENİ MISIRA SULTAN İSE DİYORDU AMA BİZ İSTENMEDİĞİMİZ EVDE YATIYA KALIYORDUK.SONRA BİR DE HAZIR YATMIŞKEN İSTİHAREYE YATIYORDUK 2010 DÜNYA BAŞKENTİ OLUR MUYUZ DİYE.YER POLİTİKASI DA NEYDİ TANRIM...UÇAKTA,HAVAYOLLARININ YAYIMLADIĞI BİR GAZETEDE BAŞKA BİR BOYUTTAYKEN YAZMIŞ OLDUĞUM YERİNDE ARAŞTIRMA KONULU BİR MAKALEYİ OKUMAYA BAŞLAMIŞTIM.Turizm sektörünü geliştiren başlıca unsurlar arasında neleri sıralayabiliriz?hiç şüphesiz eğer hedef kitle soğuk ülkelerde yaşayan insanlarsa,sıcak,güneşli kıyılarımız ve egzotik plajlardır, bunun yanısıra yolculuk sırasındaki kaliteli hizmet anlayışı,rehberlerin gerekli yetkinliğe sahip olması,ucuzluk ve güvenilirlilik, otel firmalarının kıyasıya rekabeti sonucu ortaya çıkan daha iyi olanaklar ki bunların içinde animasyonları,yemek menülerindeki çeşitliliği,otelin yıldız sayısı gibi etkenleri sıralayabiliriz.tarihi geçmişimizse bizi dışarıya en iyi tanıtan etkendir çünkü A milletinin geçmişi , B milletinin tarihi mirasına ışık tutacaktır. çünkü insanları ortak paydada buluşturan güç insanlığın ta kendisidir..peki ya din?....ben şahsen ineğe tapan bir milleti yerinde görmeyi onları televizyondan takip etmeye yeğ tutarım.mısırlıların Ra'sını kitaplardan araştırsam da eğer duvarlarındaki papirüsleri ve onların üstüne büyük bir tarihi belge olarak kazınmış güneş tanrısı hakkındaki resimleri ve hiyeroglifleri yerinde görmezsem,insanlığa ışık tutacak çıkarımlarda bulunmam ve tarihe bir insan olarak bu gezegenin bir ferdi olarak toplumsal açıdan yön vermem siz de takdir edersiniz ki mümkün olmaz.peki ya kudüs? yani İsrail de'ki mescid-i Aksa'nın bulunduğu altın değerindeki topraklar?bugün dünya turizminin çoğunluğunu din sayesinde insanların merak ettikleri dini değerleri yerinde görme ve o dine inanıyorsa da hacı olma arzusuyla seyahat eden insanlar oluşturmaktadır.Mescid-i aksa'yı her yıl milyonlarca insan ziyaret eeder.peki ya Kabe?Mekke'nin o kavurucu sıcağına rağmen müslümanlar kah hacı olmak için,kah umre yapmak için bu kutsal ve yüce mekanı ziyaret eder.ve bunu yapan sırf müslümanlar değil,her dinden çeşitli insanlardır.Medine'de ise Peygamber efendimizin kabri bulunmaktadır.ve burası da her yıl meraklıların ve inananların akınına uğrar.bundan gelir sağlamayı da turizmcilere bırakırlar veya oranın esnafına.Kabe manzaralı lüks otellerde hac zamanı aylar öncesinden yer ayırtılır,evler kiraya verilir.ben Kabe manzaralı süper lüks otellerin ve evlerin olmasına da karşıyım ama onu da sonra tartışırız.yani din bile zenginlerin tekeli altına alınıyor ya işte ona içim cız eder. dinin turizmdeki yeri böylesine azımsanamayacak kadar önemliyken şimdi söyleyin..sabah gazetesinin 30 mart tarihli sayısında değerli köşeyazarımız(işi nüktedanlığa vurmuyorum benim için gerçekten değerli) Fatih Altaylı ne demiş peki?önümüzdeki dönemde Türk turizmini vuracak silahın adı "medeniyetler çatışması" demiş....oysa onun,Türk turizmini en yüksek seviyeye ulaştıracak değer medeniyetler harmanlaması veharmonisi olacaktır demesini beklerdim.çünkü sorunlara çözüm aramak hayıflanıp durmaktan iyidir.yazısında bir noktaya daha deyinmiş..bu yıl Türkiye'ye Avrupa'dan gelecek turist sayısında %30 ları bulacak bir gerileme bekleniyor demiş ve bu gerilemenin nedenini Türkiye'nin müslüman bir ülke olmasına bağlamış . avrupadan turist olarak gelen tur operatörü thomas cook bunun islam dünyasının Avrupada'ki konumundan olduğunu ileri sürmüş.nasıl olur?oysa Avrupalılar hatırladığım kadarıyla bizim Sivasta yaşayan ayakları ve elleri üstünde yani dört ayak iki büklüm şeklinde yürüyerek yaşamını sürdüren 40 kişilik bir aileyi üniversitelerinde tez konusu haline getirmişler ve derin bir araştırma altına almışlardı.doğuştan engelli bir toplum olduğumuzu akılları sıra ispatlamaya çalışırcasına insanlık ve genlerle ilgili bu evrimsel ve biyolojik durumu bu kadar inceleyen Avrupalılar,değerli zamanlarını buna ayırdılar ve gelip bunu yerinde araştırmayı uygun buldular.ama dini değerlerimizi kitaplardan okuyup uzaktan maval okumayı da bir marifet olarak gördüler. ,bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...ne diyeyim Allah akıl fikir versin hepsine...ancak şunu belirtmekte fayda var ki, her dinden bahseden sağcı olmadığı gibi,her aşktan sözeden de don juan olamaz.tıpkı bir hikayede anlatıldığı gibi, zamanını sabahtan akşama kadar bir kayalığın üstünde Allah'ı zikrederek geçiren bir insanın, alnının teriyle çalışıp para kazanan ve icraat eden birinden daha fazla cenneti hak etmediği gibi.
YOLCULUK DEVAM EDİYORDU.RENGİM NEYDİ BENİM?BELKİ CANIN SEVDİĞİNİ SÖYLEDİĞİ O SARIŞIN KIZIN TIRNAĞINDA BİR OJE RENGİYDİM.HER RENGİN BİR HİKAYESİ VARDI.ASETON KOKUYORDU GİTMEK.ARABA TAMİRATHANESİNDEN ÇIKTIĞIM AN, EĞİMİ AZALMIŞ BİR NEHRİN TORTULARINI ARTIK BİRİKTİRMEYE KARAR VERDİĞİ ANDI.PENEPLENLEŞMİŞTİ ONA BİR DAHA ASLA SÖYLEYEMEYECEKLERİM.VE BİRAZ DAHA UZAKTA,ASİT YAĞMURUNUN ORTASINDA BİR UÇAKTA TANIMADIĞIM BİR RENGE DÖNÜŞÜYORDUM.SEVMEK,ISLAK BİR PAMUK KADAR AĞIRLAŞIYORDU YOKOLUŞUN GENİZDEN SÜZÜLEN ACIMASIZLIĞIYLA.OYSA VAROLUŞLAR ISLAK BİR PAMUĞUN İÇİNDE FİLİZLENMİŞ FASULYE TANESİ GİBİ HAYATA KÖK SALIYORDU TIPKI MEKSİKA GİBİ.MEKSİKA BAYRAĞININ RENKLERİNİ KARPUZDAN ALMIŞTI.BAĞIMSIZLIK SAVAŞINI KAZANDIKLARINDA KARPUZ TARLASINDAYDILAR.BU ÜLKE BİZE KARPUZ VERİYOR.BİZ DE BU ÜLKE İÇİN SAVAŞIYORSAK KIRMIZI BEYAZ VE YEŞİL OLSUN BAYRAĞIMIZIN RENKLERİ DEMİŞLERDİ.MESAJ GELMİŞTİ TELEFONUMA.CAN BANA GERİ DÖN MÜ DİYORDU YOKSA.HAYIR TÜRKSEL HAZIRKART TARİFESİ HER YÖNE ÜÇ SMS DİYEN OPERATÖRDÜ TELEFONDAKİ..HOSTES LÜTFEN TELEFONLARINIZI KAPATIN DEDİ KARŞISINDAKİ ŞÖHRETE KABA OLMAMAYA ÇALIŞARAK...İKRAM EDİLEN KARPUZUN ÇEKİRDEKLERİ BOĞAZIMDA DÜĞÜMLENDİ.SUSTUM.DİREKSİYON STİLİSTİ O ADAM BAŞKA KADINLARLA EREKSİYON KREASYONLARINI SUNACAKTI DEFİLESİNDE,KENDİMİ HAYATIN KABA ETİNE ENJEKTE EDİP HAVA BOŞLUĞUNDA DAĞILIRKEN DÜŞÜNDÜM DE,HER YÖNE YOLCULUK HİÇ BU KADAR UCUZ OLMAMIŞTI...

No comments: