Sunday, December 28, 2008

DAMITTIN YA BENİ,ÇEKTİN YA İMBİKTEN RUHUMU HELAL OLSUN SANA

dil konusunda ikinci olmakla ilgili bi yazı yazdım ama bu arada suyun ölçekli bir kaba doluşu gibi, birinci olmadan önce ikinci mi olmayı kabullenmek mi lazım yoksa kurbağa gibi zıplamak mı bilemiyorum.evi su bastığını düşün suyun yükselmesi ne kadar yağmur yağacağına bağlı.bir kurbağanın ne kadar zıplayacağı sineğin kaderindeki yutulup yutulmama olasılığına bağlı.aslında sanırım saçmalıyorum ama bir damla sudan destan yazabilecek güce sahiptir felesefe.allah belki bu yüzden insanı sadece bir kan pıhtısından yaratmıştır.bir damla su neyi değiştirir? birinci damlanın ikinci damladan daha heyecan verici olduğunu hissetmemizi olabilir mi...hep ilk daha özeldir.alışınca önemi kalmıyo ki.çok güzel bir elbise aldın diyelim bunu herkes yaşamıştır.ben bunu tanınan biri olmadan önce de çok yaşadım. yeni elbiseyi giyiyosun.saçların da o gün çok fiyakalı.anaam herkes sana bakıyo paltonun kumaşının verdiği güvenle daha bi havalı yürüyosun.sanki podyumların kraliçesisin.laf atanlar mı dersin gözkırpanlar mı.ertesi gün de biriyle buluşacaksın diyelim dünkü kıyafetimi giyeyim yine estiririm ortalığı kasıp kavururum diyosun.dışarı bi çıkıyosun herkes kendi halinde.millet birbiriyle konuşuyo.dalgın dalgın yemek yiyolar.karga bile seni farketmiyo.tükürürüm böyle fiyakaya ben diyosun.değişen ne peki? söyliyim.değişen dışardaki insanlar ve bakışları değil.senin kendini nasıl hissediyor olman.alıştın o elbiseye sen.ama sen dünkü sen değilsin.dün bi beklentin yoktu.azcık beğenilsen bu seni çok ihya ederdi.çünkü ilkti.bugünse beklentin çok yüksek.herşey dünkü gibi olsun istiyosun.baksalar beğenseler bile görmüyosun.çünkü sen beğenilmeye de alıştın ve bunu yeni birşey olarak görmüyorsun.beğenildiğini farketmiyorsun.bi adam evlenmiş mesela.ilk gece karısı çok güzel diyelim.sırtındaki beni görüyo boynunu öpünce verdiği tepkiyi yadırgıyo ama bu bir sürpriz olduğu için onu çok şaşırtıyo ve heyecanlandırıyo...biraz sonra karşısına ne çıkacak belli değil.hele bi de kadın mutaassıp yetiştiyse.ilk başta kendini şişman bir sürahi gibi gösteren sirk aynalarında görecek sanıyo bu vajinusmusun nedeni olan,kadının vücudunu beğenmeme sendromudur.ya da bi önyargı diyelim.sonra karşısına kurukafa,vampir,frankeştayn çıkacak sanıyo.bu da kadının erkeğin gücünden ve cinsel organından korkması olabilir.sonra ne çıkacaksa çıkıyo ve sevişirken attığı çığlıkları korku tünelindeymiş hissi uyandırıyo kadında.sonra dönmedolababindiğini hissediyo.yükseğe çıktıkça çığlıklar yükseliyo.korku var hala bakın.ama zevk te var ve yeni bir şey keşfediyo.daha önce hayatı hiç böyle yukardan görmemiş olmak.bi nevi nirvanaya tırmanmak gibi.sonra gondol yavaşlıyo ağır ağır, başını kocanın göğsüne yaslayıp biraz önce birlikte çılgınca ileri geri gitmiş olmanın duygusal ve romantik paylaşımını hissediyo başı dönerek.herşey bitti mi diyo dudağını bükerek..bu kadar mıydı yani..ertesi gün yine lüneparka gitmek ister ama sanki yaşlanmıştır.hissetmek ister o korkuları,o keşifleri,ama adı üstünde keşif işte.bir kere yaşanır.deniz baykal çarşaflı kadına rozet taktı.artık çarşaflı kadınların beklentisi yükseldi.peçeme cumhuriyet altını da takacak mı diye heves etmeye başladı.radikal solcular ise deniz baykalın ertesi gününe uyandı.artık hiçbirşey eskisi gibi değil.neden baykalın konuşmaları beni heyecanlandırmıyo? diyolar.değişen ne? değişen damıtılmış ve ayrıştırılmış bir türkiye..sen sıvısın terörün akıttığı kanlar kadar..sen gazsın.dünyanın sonunu getirecek kimyasal silahlar kadar.sen katısın bürokrasi kadar.katıyı gazı sıvıyı birbirinden çok iyi ayırır olduk.ama doğruyu yanlıştan ayıramadık bir türlü.

No comments: