Thursday, November 20, 2008

ZOOM AYARI

" üstadım, evrim açısından yok olmayan iki tür vardır.hamam böcekleri ve insanlar...iki milyon yıllık bir sürede toplayıcılık,avlanma,mağara yaşamı vardı.ancak günümüz koşullarını düşüncek olursak insanın evrim teorisine göre geçirdiği aşamalarda pek yol katettiği söylenemez.hala istanbulun göbeğinde çöpten yiyecek toplayarak geçinen yani toplayıcılıkla yaşamını sürdüren çingeneler var. şimdi söyle.onlar gelişmekte olan Türkiyemizin kanayan yarası mı diil mi azizim...onları bir an önce topluma kazandırmalıyız.günümüz insanının backgroundu kromagnon man dır. görünüşü kıro bir kabadayıya benzer.kolları uzun,kamburu çıkmış,ayakları iridir.muhtemelen milyonlarca yıl önce yere ilk balgam tüküren onlardı.günahları boynuna....hamamböcekleriyse hamamda ortam yaptıklarından ve çıplakları daha uzun yıllar görebilmeyi ümidettiklerinden azimleri sayesinde tarih sahnesinden silinmemişlerdir üstadım anlatabildim mi?"
"şuur kaybettiren değerli kişilik akademik ressam paldır küldür alp pop art size katılmıyorum.zira insan kan pıhtısından yaratılmıştır.ancak küresel ısınmanın kanımızın pıhtılaşma süresi üzerine de olumsuz sonuçlar doğuracağı kanısındayım.çünkü bilindiği üzre dünyanın ortalama sıcaklığı sürekli artıyor.ilk reglimizi partiyle kutlayalım mı kutlamayalım mı derken,küresel ısınma yüzünden kızların ilk regli,son regline dönüşebilir ve kadın soyu ortadan yavaşça kalkar.sevgili akademik ressam paldır küldür alp pop art nasıl ki osmanlıda nizamiye medresesinin kurulmasından sonraki 1887 tarihli kararla şer-i hukuk prosedürleri ve kadıların görevleri daraltılıp,davalar nizamiye mahkemelerinde görülmeye başlandıysa,siyasi ekonomik,kültürel alanlarda olduğu gibi kadıNlar kanın pıhtılaşmamasına bağlı olarak biyolojik varlık olarak da kadılar gibi tarih sahnesinden silinecekler.ama soy devam etmek isteyecek.tarih sahnesinde soyunu hala devam ettiren erkekler hamamböcekleriyle çiftleşecek,mikroskop althında yeni bir tür doğajakk öpüjem abi."
"evrim teorisine katılmıyosun ama azizim rakıyı da götürdün bakıyorum.senin zoom ayarın bozulmuş.azizim laiklik nedir bi konuşalım daha fazla sızmadan sen.1 laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.2 din ve vicdan özgürlüğüdür.3 devletin bütün dinlere eşit uzaklıkta durmasıdır.ama deniz baykal bile çarşaflı kadınlara olan uzaklığını habire değiştirirken,dün mesafeli olduğuna bugün rozet takarken,onun zoom ayarıyla oynayan etkenin hedef şaşırtarak oy toplama stratejisi olduğunu ve bunun onun güvenilirliğini zedeleyebileceğini düşünebiliriz.fotoğraf makinasıyla gezen düşes de ayıplarımızı yakın plan büyüterek skandal yaratmıştı.ve bu durumu bizim onun ülkesine olan güvenimizi zedeledi.biz güvenmediğimiz insanla nasıl aynı masaya oturabiliriz...haa biz barıştan yanayız o ayrı bak.eğer tekrar masaya geri dönmemizi istiyorlarsa bölgedeki ağırlığımızı ve siyasi üstünlüğümüzü kabul etmek zorundalar.siz, büyükbabanız ağzını şapırdatıyor diye ona masada terbiyesizlik yapmaya hak kazanabilir misiniz? uzakdoğudan gelen misafiriniz pilavı kaşıkla yemiyor diye kaşığı gözüne mi sokarsınız? kokareçimizi arabeskimizi bahane edip 85 yıllık türkiye gerçeğini nasıl görmezden gelebilirsiniz...gelenek görenek yapısının getirdiği farklılıkları algılayış biçimi belirler kültürel otoriteyi.
atom en küçük yapı taşıdır ama parçalanırsa bütün bir dünyayı yok edebilir.en küçük sosyal birim ailedir.bunu parçalayarak,kardeşi kardeşe düşürerek domino taşları gibi bir ülkeyi parçalamak isteyebilirler.bizim ülkümüz bunlara fırsat vermemek her taşın altında bir şehit yattığını bilerek,allahın gırtlağı kırk boğum yarattığını bilerek konuşmaktır.delerek değil parçalayarak öldüren domdom kurşunu işlevi gören ayrılıkçılara verecek cevabım şudur.domuzbağı işkencesi kurbana daha az yer kaplaması amacı güder.ama peygambere şit diyen,insanlar açlıktan geberirken kedi kakasına 66 ytl verip onu kahve diye tüketen zihniyet; değil ülkemiz daha az yer kaplasın diye domuzbağı yapıp kıyısından köşesinden tırtıklamak, bizim polenezköydeki domuzları avlayıp avlayıp ülkesine satsa ve onu afiyetle yese yine doymaz.sömürülen devletler çünkü aza tamah ettiği için sömürüldü.yahya kemal beyatlı'nın atikvalideden inen sokakta adlı şiirini duymuşsunuzdur.o sokağın fakirliğini gözler önüne sererek anlatır.ama bu bizim bildiğimiz akmerkez kültürünün zıddı olan bir fakirlik değil,mütevazı,her türlü hırstan arınmış bir fakirliktir onun anlattığı.ve bu erdemdir.evrim teorisine inanan birinin sözleri olamaz bunlar yav....zoomu düzeltmeden deklanşöre basmamak gerekiyomuş demek ki azizim.eskiden parayla imanın kimde olduğu belli değildi.şimdi neyin belli olduğu belli değil.gerçekleri göremeyelim diye ortamı flulaştırırlarken,kendi kontrastlıklarının kurbanı olmasalar bari.

No comments: