Sunday, December 4, 2011

AVRUPANIN BİZE OLAN BAKIŞ AÇISI VE DİN

Turizm sektörünü geliştiren başlıca unsurlar arasında neleri sıralayabiliriz?hiç şüphesiz eğer hedef kitle soğuk ülkelerde yaşayan insanlarsa,sıcak,güneşli kıyılarımız ve egzotik plajlardır, bunun yanısıra yolculuk sırasındaki kaliteli hizmet anlayışı,rehberlerin gerekli yetkinliğe sahip olması,ucuzluk ve güvenilirlilik, otel firmalarının kıyasıya rekabeti sonucu ortaya çıkan daha iyi olanaklar ki bunların içinde animasyonları,yemek menülerindeki çeşitliliği,otelin yıldız sayısı gibi etkenleri sıralayabiliriz.tarihi geçmişimizse bizi dışarıya en iyi tanıtan etkendir çünkü A milletinin geçmişi , B milletinin tarihi mirasına ışık tutacaktır. çünkü insanları ortak paydada buluşturan güç insanlığın ta kendisidir..peki ya din?....ben şahsen ineğe tapan bir milleti yerinde görmeyi onları televizyondan takip etmeye yeğ tutarım.mısırlıların Ra'sını kitaplardan araştırsam da eğer duvarlarındaki papirüsleri ve onların üstüne büyük bir tarihi belge olarak kazınmış güneş tanrısı hakkındaki resimleri ve hiyeroglifleri yerinde görmezsem,insanlığa ışık tutacak çıkarımlarda bulunmam ve tarihe bir insan olarak bu gezegenin bir ferdi olarak toplumsal açıdan yön vermem siz de takdir edersiniz ki mümkün olmaz.peki ya kudüs? yani İsrail de'ki mescid-i Aksa'nın bulunduğu altın değerindeki topraklar?bugün dünya turizminin çoğunluğunu din sayesinde insanların merak ettikleri dini değerleri yerinde görme ve o dine inanıyorsa da hacı olma arzusuyla seyahat eden insanlar oluşturmaktadır.Mescid-i aksa'yı her yıl milyonlarca insan ziyaret eder.peki ya Kabe?Mekke'nin o kavurucu sıcağına rağmen müslümanlar kah hacı olmak için,kah umre yapmak için bu kutsal ve yüce mekanı ziyaret eder.ve bunu yapan sırf müslümanlar değil,her dinden çeşitli insanlardır.Medine'de ise Peygamber efendimizin kabri bulunmaktadır.ve burası da her yıl meraklıların ve inananların akınına uğrar.bundan gelir sağlamayı da turizmcilere bırakırlar veya oranın esnafına.Kabe manzaralı lüks otellerde hac zamanı aylar öncesinden yer ayırtılır,evler kiraya verilir.ben Kabe manzaralı süper lüks otellerin ve evlerin olmasına da karşıyım ama onu da sonra tartışırız.yani din bile zenginlerin tekeli altına alınıyor ya işte ona içim cız eder. dinin turizmdeki yeri böylesine azımsanamayacak kadar önemliyken şimdi söyleyin..sabah gazetesinin 30 mart 2006 tarihli sayısında değerli köşeyazarımız(işi nüktedanlığa vurmuyorum benim için gerçekten değerli) Fatih Altaylı ne demiş peki?önümüzdeki dönemde Türk turizmini vuracak silahın adı "medeniyetler çatışması" demiş....oysa onun,Türk turizmini en yüksek seviyeye ulaştıracak değer medeniyetler harmanlaması ve harmonisi olacaktır demesini beklerdim.çünkü sorunlara çözüm aramak hayıflanıp durmaktan iyidir.yazısında bir noktaya daha deyinmiş..bu yıl Türkiye'ye Avrupa'dan gelecek turist sayısında %30 ları bulacak bir gerileme bekleniyor demiş ve bu gerilemenin nedenini Türkiye'nin müslüman bir ülke olmasına bağlamış . avrupadan turist olarak gelen tur operatörü thomas cook bunun islam dünyasının Avrupada'ki konumundan olduğunu ileri sürmüş.nasıl olur?oysa Avrupalılar hatırladığım kadarıyla bizim Sivasta yaşayan ayakları ve elleri üstünde yani dört ayak iki büklüm şeklinde yürüyerek yaşamını sürdüren 40 kişilik bir aileyei üniversitelerinde tez konusu haline getirmişler ve derin bir araştırma altına almışlardı.doğuştan engelli bir toplum olduğumuzu akılları sıra yüzümüze vururcasına insanlık ve genlerle ilgili bu evrimsel ve biyolojik durumu bu kadar inceleyen Avrupalılar,değerli zamanlarını buna ayırdılar ve gelip bunu yerinde araştırmayı uygun buldular.ama dini değerlerimizi kitaplardan okuyup uzaktan maval okumayı da bir marifet olarak gördüler. ,bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...ne diyeyim Allah akıl fikir versin hepsine...şimdi bu yazıyı yazmamın üzerinden geçen zamanı hesaba katın ve türkiyenin 2011 de çektiği turist sayısını düşünün...ülkemiz dikkat çekmeye başladı ve her bir ayrıntımızı yerinde görmek istiyorlar..bu ülkemiz adına büyük bir başarıdır..ülke olarak üstünlüğümüzü kabul etmişler ama sanırım ingiliz haber ajansı reuters, hala akıllanmamış...istanbul fatihte yaşayan ve elinde mustafa kemal atatürkün resminin bulunduğu ay yıldızlı türk bayrağıyla üzerinde arapça yazı olan dini bayrağı bir arada tutarak taşıyan sakallı adam için mahallenin delisi demiş reuters ajansı...ben de dedim ki normal olacak kadar anomal değilim..avrupalı, doğuyla ilgili saçma bulduğu herşeyi araştırmak ve sorgulamak yerine dalgaya almaya devam ediyor...doğuştan engelli bir ırkız belki onlara göre...ama neden reuters ajansı görme engelli ressam eşref armağanın başarısını konu edinmiyor da bir eksikliğimiz var mı diye bizi kurcalayıp duruyor? inançlarını ve kimliklerini yansıtabilenler onlara göre mahallenin delisi...bir insan arapça yazıyı ve türk bayrağını birlikte taşıyınca anti laik mi oluyor? arabesk rap dinleyen gençler, ilahi cazz, death metal dinleyen kesim, marjinal kabul edilirken, inanç özgürlüğü neden delilik olarak görülüp şekilci bir baskıya maruz bırakılıyor? adam meclise halifeliği getiricem dememiş ki...ya da adaleti şeriatla sağlayacağım dememiş ki...benim anlamadığım şey şudur...nüfus cüzdanımızda "türkiye cumhuriyeti" ve dini "islam" olarak birlikte yer alıyor,türk ve müslüman oluşumuz nüfus cüzdanımızda birlikte belirtiliyor ama, fatihte bir adam arapça bir yazılı bayrakla türk bayrağını birarada sallıyınca adı deli oluyor...madem arapça yazıya bu kadar "küs" bir toplumuz da, neden ramazan ayı gelince her gazete kuponla kuranı kerim veriyor? ramazan ayı gelince dindar olmak hoş karşılanıyor, ama herhangi bir günde dinle ilgili bir söz söylesen yobaz oluyorsun,deli oluyorsun...tamam...ben demiyorum ki iran olalım,arabistan olalım... 3 aralık 2011 de hürriyet gazetesinde okudum, arabistanda kadınların sürücü ehliyeti almasının eşcinselliği arttıracağı ve bakirelerin sayısında azalma olacağı yazıyordu...bence bu kadar baskı da iyi değil ve bir konuyu değerlendirirken onu bütün boyutlarıyla irdelemek gerekir kanısındayım...özetle dostlarım, biz gelişme gösterdikçe, avrupa yerinde saymaya devam ediyor...

No comments: